31 Mayıs 2012 Perşembe

Güncellenmemiş Hayat Bilgisi Dersleri

Güncellenmemiş Hayat Bilgisi Dersleri

Dinleyin çocuklar!
Müfredata girmemiş şeyler anlatacağım size. Hazır okullar da
açılıyorken bilmeniz gerektiğini düşündüğüm konular...
Milli Eğitim Bakanlığının tavsiye kararı almadığı, ders kitaplarına
girmeyen, öğretmenlerin anlatmadığı konular.
Öncelikle şunu bilin ki hayat dediğimiz, ders kitaplarından
öğrenilebilir bir şey değildir. İyi vatandaş olmakla iyi insan olmak
arasında, söylenmemiş, üstü örtülmüş bir fark vardır. Uygar ve uysal
olmak adına anlatılan şeyler, hayatın derin anlamına nüfuz edemezler.
Bu yüzden hayat çoğu zaman gayrı resmi bir yolculuktur. Çok zaman
kaçak kalırsın yaşamak kompartımanında.
Sana hayat bilgisi diye yutturulan konular gerçekte seni
sıkıştıracakları dar bir elbisedir. Ve asla elbiseyi sana uyduracak
değiller bunu unutma.

Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada
yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O
günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez.
Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek
olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir. Her sabah uyandığında
gözlerinden dünyaya saçılandır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur
senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı
çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin. Bütün bunlar
kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allahındır ve gerçekte yürüyebildiğin
kadar senindir tüm coğrafyalar.

Haritalar da gerçeği söylemez. Kuzey Amerikayı Afrikadan büyük
gösterecekler sana. Doğru değil. Afrika altı milyon kilometrekare
daha büyüktür. Avrupaya kıta deyip duracaklar. Doğru değil. Asyanın
uzantısından başka bir şey değil Avrupa dedikleri


Bazı şehirlerin uzakta olduğunu anlatacaklar sana.
Uzaklık ve yakınlık aslı astarı olmayan ölçütlerdir.
Kudüsü öğren mesela. Saraybosnayı, Şamı, Bağdatı, Mekkeyi,
Medineyi, Hicazı, Caharkaleyi...
Öğren buralarda ne yetişir, insanlar ne yer ne içer, denizleri
nasıldır, tarihte neler yaşamışlar, çocukları hangi oyunları oynar,
anneler hangi ninnileri söyler, genç kızlar ne işler, erkekler ne işe
koşar.
Öğren hangi şarkıları söyler buraların halkları. Neye ağlar, neye
gülerler.
Öğren bu şehirler, ne zamandır senden uzakta.
Öğren bu şehirler senden niye uzakta.

Okuduğun yazıların, şiirlerin sonunda yabancı olduğunu söyledikleri
kelimeleri sıralayacaklar. Dikkatli oku bu kelimeleri. Bil ki çoğu
senindir bu kelimelerin. Bir hayata, bir medeniyete yabancılaşmış
insanların, yeryüzüne yabancılaşmış insanların bir kenara bıraktığı
kelimelerdir bunlar.
Senin kelimelerin...
Bir hayatı, bir düşünüşü, bir duyumsamayı, bir hayali, bir rüyayı
anlatabileceğin kelimeler var bunların içinde. Kendi
yabancılaşmalarını gizleyebilmek için bizim kelimelerimizi çalan
insanlar göreceksin.

Kitaplara girmemiş adamlar var bir de.
Şiirlerini, öykülerini, romanlarını, piyeslerini müfredatlarda
göremeyeceğin iyi ve sıkı adamlar. Gelecek güzel günlerin
habercileri...
Onları itinayla okumalısın. Yedi güzel adamı tanıyıp, Hızırla kırk
saatin nasıl geçtiğini öğrenmelisin. Derviş hüneri nasıl olurmuş
onlardan öğreneceksin. Bir de kalem kalesini inşa etmeyi...
Okumaya nasıl başlayacağını Kitaptan öğrenebilirsin ancak.

Yaradan Rabbin adıyla oku!
Böyle okursan varlığının anlamı kalın harflerle yazılır yeryüzünde.
Böyle okursan insan olmanın ne demek olduğunu bilirsin.
Böyle okursan anlarsın Hasan ve Hüseyinin dedesi neden omuzlamış
ağır bir yükü...

Tarık Tufan



15 Mayıs 2012 Salı

başlarken...

zaten bir blog yazarıydım ama yemek blogu tutmak portakalagaci ve benzeri sitelerde çok özenli tarif yazanlar varken açıkcası pek cazip gelmedi. ölçülerle tarif vermek göz kararı ile yemek,pasta, börek vs. yapma kıvamına gelen bu konuda belli bir pratiklik noktasına gelen biri için zor oluyor :)) tarif istenince vermek çok zor geliyor. tarif kaçıran insan modunda da değilim. en iyisi imkan, vakit, sabır ölçüsünde kayıt altında tutup blog adresi vermek olacak sanırım. yediğini, içtiğiniherkes görsün amacı ile paylaşan insan olmak değil de bilgisini, öğrendiğini, ürettiğini, keşfettiğini paylaşan biri olmak isteğim-amacım..bu şekilde değerlendirin lütfen:))